bekleyniz

Akvaryumda Doğal Flora,Probiotikler ve Bakteri Çatışması

Öncelikle bir tıp hekimi olarak bu konuda bir şeyler yazmak elbette bana düşmez.Ama bir hobici ve bir pozitif bilim insanı olarak sadece bildiğim doğruları ve tecrübeleri aktarmak da görevim diye düşünüyorum.Bugün dahili tıp bilimlerinin belki de yeniden yapılandırılacağını çeşitli sempozyumlardan öğreniyorum.Nedeni “mikrobiota” dediğimiz vücudumuzda ve özelliklede bağırsaklarımızda yaşayan bakteriler.Önemli görevlerini,aksaklığındaki sıkıntıları son yıllarda keşfetmeye başladık.Vücudumuzdaki toplam hücre sayısının 10 katı bakteriye ev sahipliği yapıyoruz.Bunlara bir çok vitamini ,enzimi ve bazı yağ asitlerini yaptırıyoruz aslında. Vücudumuzun işçileri bir nevi onlar.Vücut direncimiz yükseliyor.Bir çok hastalıktan korunuyoruz. Onların kalitesi de bizim sağlığımızı belirliyor.
Evet hemen hepimiz ,akvaryumcudan alınmış ,sıfır malzemelerle,ilk kez akvaryum kurduğumuzda bir süre sonra balıklarımızın hareketlerinin durgunlaşarak ,ölmesi sorununu tecrübe etmişizdir.Hatta akvaryumcuya gidip çeşit çeşit ilaç önerisini uygulamış yine de istenmeyen sonu üzülerek izlemişizdir.Bizzat yaşayarak gördüğümüz bu durumun “yeni akvaryum sendromu” olarak adlandırıldığını da duymuşsunuzdur.
Akvaryumdaki balıklarımızın da mikrobiotaları var.Birde yaşadıkları suda mikrobiotalar var.Yeni kurulmuş akvaryumda bu mikrobiotalar üremeden,bizim balıklarımız tehlike altında oluyorlar.Özellikle de nitratı kullanan,akvaryumdaki nitrat seviyesini düşüren bakteriler daha ürememişse.Tabiatta nitrat gibi azotlu bileşikler (amonyak,üre,ürik asit) canlı organizmalardan atılıyor.Canlılar için toksik bileşikler.Akvaryumumuzdaki balıklar da vücudundan atıyor (ayrıca yem artıkları da sorumlu) ama akvaryumda bunları yok edecek mikrobiota yoksa,bu durum yaşamla bağdaşmıyor.İşte “yeni akvaryum sendromunun” bilimsel açıklaması bu oluyor.
Balıkların vücutlarındaki mikrobiotalar farklılık gösterir mi sorusu aklınıza gelebilir.Aynı akvaryumda doğup büyümüşlerse aynıdır diyebiliriz.Aynı üretim hanede yetişenler bile zamanla eşitlenir bir şekilde.Çünkü aynı akvaryum avadanlıkları,en azından aynı el,aynı hava vs. eşitleniyor.Ama bir akvaryumcuda farklı kaynaklardan temin edilmiş balıklarda,farklılık doğaldır.Gelelim sizin yeni satın aldığınız balıklarla,eski balıklarınız arasında bir fark olur mu sorusuna.Elbette ki fark olması doğaldır.Hep aynı üretim haneden alsanız bile balıklarınızı, zamanla farklılık gösterecektir.Bakteri çatışması denen şey de bu farklılıktan doğar zaten.Farklı mikrobiotalara sahip balıklar aynı akvaryuma konunca,genellikle yeni gelenler (nadiren eskiler ) rahatsızlanıp ölebilirler.Bu durumda mikrobiotayı oluşuran gram pozitif ve gram negatif bakterileri öldürmek için tetrasiklin veya oksitetrasiklin,ayrıca anaeorb bakteri ve protozoaları öldürmek için metranidazol kullanılabilir.Ama balıkların mikrobiotalarını tamamen bozacağınız,faydalı bakteri grubunun yok olmasıyla yerine zararlı bakterilerin gelme ihtimali ve akvaryumdaki nitrat parçalayan bakterileri de yok edebileceğiniz için olay giderek karmaşıklaşabilir ve balıklarınızı kurtaramayabilirsiniz.Faydalı bakterilerin sayılarını arttırabileceğimiz yegane yöntem,akvaryuma probiotik verilmesi olabilir.Her zaman akvaryumun tamamına ilaç kullanmak yerine hastalanan grubun tedavisini karantina akvaryumunda yapmak daha risksiz bir durumdur.Kurtulanlar için ayrı bir akvaryum oluşturmak daha akılcıdır.
Probiotikler yoğurt,kefir gibi ürünlerin mayasını teşkil eden bakterilerdir ki,faydalı bakteri dediğimiz grubun içindedir.Bir çok çalışma yapılmış akvaryum balıklarında.Yavruların hayatta kalma oranını %70 lerden,%90 lara çıkardığı ifade ediliyor.Bir çok forumda yavrularına azar azar yoğurt ve kefir verip,dirençlerini yükselten arkadaşlar olduğunu görüyorum.Tabiki su değerlerini bozmayacak derecede küçük miktarlarda kullanmak gerekiyor.
Ergün Şahin

//www.mikrobiyoloji.org/pdf/702040601.pdf
//kutuphane.nku.edu.tr/kutuphane/ktp/tezkayit/dosyalar/images/0049107_pdf.pdf